Karadeniz üzerinde kontrolden çıktığı için düşürüldüğü açıklanan bir insansız hava aracının Ankara yakınlarında imha edildiğine yönelik iddia, güvenlik ve hava savunma kapasitesi tartışmalarını yeniden büyüttü. En kritik soru şu: Bir İHA, Karadeniz hattından başkent çevresine uzanan mesafeyi nasıl aşabildi?
İddiaların odağında iki başlık var. Birincisi tespit süreci. İHA’nın hangi noktada ilk kez görüldüğü, kaç dakika izlendiği ve rotasının nasıl okunduğu kamuoyuna net biçimde anlatılmış değil. İkincisi müdahale zinciri. Hangi birimin hangi aşamada devreye girdiği, kararın hangi koşullarda alındığı ve imha anının teknik ayrıntıları açıklanmadığı için “takip edildi ama geç mi kalındı” sorusu güçleniyor.
Öte yandan aracın hangi ülkeye ait olduğuna dair bilgi paylaşılmaması, tartışmayı daha da büyütüyor. Çünkü sahiplik belirsizliği, tehdidin türünü ve niyeti değerlendirmeyi zorlaştırıyor. Bu noktada “yanlışlıkla sürüklenen bir araç mı, test amaçlı bir giriş mi, yoksa kasıtlı bir yoklama mı” soruları aynı anda masada duruyor.
Meclis’e taşınan tartışma ise olaya siyasi bir boyut kazandırdı. Muhalefet, “başkente kadar ilerleyebilen bir aracın” yarattığı riskin açık bir güvenlik zaafına işaret ettiğini savunuyor. İktidar kanadı ve ilgili kurumlar açısından beklenti, olayın teknik raporlarla ortaya konulması ve hangi halkada boşluk oluştuysa kamuoyuna tatmin edici şekilde anlatılması.
Cevap aranan sorular
İHA ilk kez nerede ve hangi sensörle tespit edildi
Rota takibi yapıldıysa neden daha erken müdahale edilmedi
Araç hangi ülkeye aitti ve neden açıklanmadı
Başkent hattında hangi alarm ve angajman kuralları işletildi
İmha kararı hangi seviyede alındı ve hangi unsurlar uyguladı
Benzer bir durumda tekrarını önleyecek yeni önlemler neler olacak