Jeffrey Epstein’ın eski sevgilisi ve uzun yıllar en yakın çalışma arkadaşı olan Ghislaine Maxwell, Epstein dosyalarının kamuoyuna açıklanmasına iki gün kala, 20 yıllık hapis cezasının bozulması ve serbest bırakılması talebiyle federal mahkemeye başvurdu. Maxwell, yargılandığı davada savunmadan gizlenen deliller ve jüriyi yanıltan ifadeler nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini savundu.
Epstein dosyaları öncesi kritik hamle
Manhattan’daki federal mahkemeye sunulan habeas corpus dilekçesinde Maxwell, 2021 yılında görülen davasının adil olmadığını ve ortaya çıkan yeni bilgilerin, kararın temelden sarsılmasına yol açtığını ileri sürdü. Başvuru, ABD Başkanı Donald Trump’ın imzaladığı ve Adalet Bakanlığı’nı Epstein soruşturmasına ilişkin belgeleri kamuoyuna açıklamaya zorlayan Epstein Dosyaları Şeffaflık Yasası kapsamında belgelerin yayımlanmasına kısa süre kala yapıldı.
Yasa uyarınca Adalet Bakanlığı’nın, Epstein soruşturması kapsamında toplanan 18 ayrı başlıkta belgeyi bu hafta sonuna kadar kamuoyuna sunması gerekiyor. Bu belgeler arasında arama ve el koyma kararları, mali kayıtlar, mağdur ifadeleri, soruşturma notları ve elektronik cihazlardan elde edilen veriler bulunuyor.
“Adaletin tam bir çöküşü”
Maxwell, dilekçesinde savcılığın, beraatine yol açabilecek bilgileri savunmadan sakladığını ve jüriye yanlış ya da eksik tanıklıklar sunulduğunu iddia etti. Sonradan ortaya çıkan bilgilerin, bağlantılı hukuk davaları, devlet açıklamaları, araştırma raporları ve daha önce erişilemeyen belgelerden oluştuğunu belirten Maxwell, tüm bu veriler ışığında “makul hiçbir jürinin kendisini suçlu bulamayacağını” savundu.
Habeas corpus başvuruları, hükümlü bir kişinin tutukluluğunun hukuka uygunluğunu sorgulamasına imkân tanıyor. Bu tür başvurular genellikle savcılık hataları, delil saklama ya da savunma hakkının ihlali gibi anayasal gerekçelere dayanıyor ve yeniden yargılama ya da tahliye talebi içerebiliyor.
Savcılık ve savunma cephesinden açıklamalar
Savunma avukatı David Markus, Maxwell’in belgelerin açıklanmasına itiraz etmediğini ancak kamuoyuna sunulacak materyallerin “test edilmemiş ve kanıtlanmamış iddialar” içerdiğini söyledi. Markus’a göre bu belgelerin yayımlanması, olası bir yeniden yargılamada adil bir süreç yürütülmesini neredeyse imkânsız hale getirebilir.
Adalet Bakanlığı ise, soruşturma kapsamında toplanan belgelerin kamuoyunun bilgilendirilmesi açısından kritik olduğunu ve yasanın gereğini yerine getireceklerini açıkladı.
Epstein ve Maxwell dosyasının arka planı
Milyarder finansçı Jeffrey Epstein, Temmuz 2019’da federal çocuk istismarı ve seks ticareti suçlamalarıyla tutuklanmış, bir ay sonra New York’taki cezaevinde ölü bulunmuştu. Yetkililer ölümü intihar olarak kayda geçirdi. Ghislaine Maxwell ise Temmuz 2020’de tutuklanmış, Aralık 2021’de Epstein için reşit olmayan kız çocuklarını temin etmek ve istismar ağı kurmak suçlarından mahkûm edilmişti.
Maxwell, bu yılın başlarında Adalet Bakanlığı’nın üst düzey bir yetkilisi tarafından sorgulanmış, ardından Florida’daki federal cezaevinden Texas’taki bir ceza kampına nakledilmişti. Bu nakil kararı da Washington’da siyasi tartışmalara yol açmıştı.
Beyaz Saray’dan dikkat çeken tepki
Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Susie Wiles, verdiği bir röportajda Başkan Trump’ın Maxwell’in cezaevi naklinden önceden haberdar olmadığını ve bu durumdan rahatsızlık duyduğunu söyledi. Wiles, “Başkan çok sinirlendi. Neden taşındığını bilmiyor. Açıkçası kimse bilmiyor” ifadelerini kullandı.
Epstein dosyalarının yayımlanmasının, yalnızca Maxwell’in hukuki geleceğini değil, yıllardır kamuoyunda tartışılan siyasi ve toplumsal bağlantıları da yeniden gündemin merkezine taşıması bekleniyor.