İstanbul 3. İdare Mahkemesi, İstanbul Valiliği’nin 19–23 Mart tarihleri arasında kent genelinde uyguladığı “toplantı, gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması” yasağını iptal etti. Mahkeme, kararında yasaklamanın demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte olmadığını, temel haklara en az müdahaleye imkân veren ölçülü bir sınırlama sayılamayacağını ve kamu yararı amacı taşımadığını değerlendirdi.
Kararın gerekçesinde, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine müdahalede konu, kişi, yer ve zaman bakımından sınırların kanunla çerçevelendiği hatırlatıldı. Bu çerçeveye göre valiliğin yasaklama yetkisinin belirli yerler ve belirli saatler bakımından gündeme gelebileceği, ancak somut olayda İstanbul ilinin tamamını kapsayan dört günlük genel bir yasaklamanın bu düzenlemenin “dayanağı” olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.
Mahkeme ayrıca, yasağın uygulandığı dönemde 19 Mart günü saat 06.00’dan itibaren bazı metro istasyonlarının seferlere kapatılması ve bazı yolların araç trafiğine kapatılması gibi tedbirlerin de aynı “ölçülülük” denetimine takıldığını kaydetti. Gerekçede, bu tedbirlerin demokratik toplum düzeni için zorunlu ve sınırlı müdahale niteliği taşımadığı, bu nedenle hukuka uygun bulunmadığı ifade edildi.
Yasaklama kararı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta gözaltına alınması ve 23 Mart’ta tutuklanması sürecinde İstanbul’un farklı noktalarında, özellikle Saraçhane ve üniversite kampüsleri çevresinde düzenlenen protestoların gölgesinde uygulanmıştı. Bu süreçte yüzlerce kişinin gözaltına alındığı ve çok sayıda kişinin tutuklandığı kamuoyuna yansımıştı.
Kararın ardından İstanbul Barosu, iptal hükmünün yalnızca yasaklamaya ilişkin değil, aynı dönemdeki geniş ölçekli uygulamalara dair hukuki tartışmalar açısından da dikkat çekici olduğunu savundu. Baro, kararın “genel, ölçüsüz ve keyfi” yasakların hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını ortaya koyduğunu ve gözaltılar konusundaki hukuka aykırılık iddialarını güçlendirdiğini belirterek, temel hak ve özgürlüklere yönelik müdahaleleri izlemeyi sürdüreceklerini açıkladı.